Dişeti HastalıklarıDişler düzgün temizlenmediğinde, üzerlerinde ve aralarında biriken yiyecek artıkları bakteriler üretirler. Bakteri plağı dediğimiz bu püremsi birikintiler, diş çürüklerinin ve diş eti iltihaplarının baş sorumlusu olup, zamanla tükürüğün çökelmesi sonucu diş taşlarını oluştururlar.
Bakteri plağının içinde üreyen mikroorganizmalar, şekerli gıdaları parçalayarak asit üretirler. Ve bu asit, diş i küçük bir bölgeden başlayıp giderek büyüyen bir şekilde çürütür. Daha ileri safhalarda diş çekimi kaçınılmaz olabilir.
Diş iltihabının ilk belirtisi diş etindeki kanamalardır. Dişetlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Dişeti iltihabının neden olduğu diş kayıpları, çürüklerin neden olduğu diş kayıplarından çok daha fazladır.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, sağlıklı diş eti açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak - pütürlü bir görünümü vardır.
Dişeti hastalığının temel nedeni bakteri plağı denen diş e sıkıca tutunan, yapışkan saydam bir tabakadır. Tırnağınızla diş inizin üzerini kazıyarak plağı fark edebilirsiniz. Plağın bir miligramında 200 ile 500 milyon arasında bakteri bulunur. Bunun yanı sıra aşağıdaki faktörler de diş eti sağlığını etkilemektedir.
Yapılan araştırmalara göre %30 oranında genetik bir yatkınlık vardır. Ayrıca ağız bakımının kötü olması ile diş eti hastalığının gelişme olasılığı 6 kat daha artar. Ailede diş eti problemi olan bir kişi var ise, mutlaka bir diş hekimine muayene olunmalıdır.
Hepimizin bildiği gibi sigara kanser, akciğer, kalp hastalıkları gibi bir çok önemli rahatsızlıklara sebep olabilir. Tüm bunların dışında ağız içi mukozası ve diş etleri için de çok zararlıdır. Dişetlerinin yumuşamasına ve diş eti hastalıklarının gelişmesine neden olabilir.
Doğum kontrol hapları, anti-depresanlar, kalp ilaçları ağız sağlığını etkiler. Bu yüzden kişi, bu ilaçlardan birini kullanıyorsa diş hekimini uyarmalı ve ağız hijyenine ayrıca önem vermelidir.
Hamilelik, puberte, menapoz, mensturasyon gibi hormonal değişikliklerin yoğun olduğu dönemlerde ağız hijyenine ayrıca özen gösterilmesi gerekmektedir. Dişetleri bu dönemlerde daha hassas olur. Dişeti hastalığına yatkınlık artar.
Hipertansiyon, kanser gibi pek çok rahatsızlığın nedenlerinden biri olmasının yanında diş eti hastalıklarının da risk faktörlerindendir. Araştırmalar göstermiştir ki periodontal hastalıklarda dahil olmak üzere stres vücudun enfeksiyonla mücadelesini zorlaştırmaktadır.
Diş ve diş eti arasındaki kuvvetin azalmasına neden olarak periodontal doku yıkımına sebep olurlar. Dişetlerindeki çekilmenin bir sebebi de diş sıkmaktır. Mutlaka gece plağı takılarak bu sıkmanın durdurulması gerekir.
Vücudun, immun (bağışıklık) sisteminin zayıflamasına ve buna bağlı olarak, diş eti enfeksiyonu da dahil olmak üzere enfeksiyonlarla mücadelesinin zorlaşmasına neden olur.
Diabet hastaları periodontal ( diş eti) enfeksiyon açısından yüksek risk grubuna girerler. Bu kişiler mutlaka düzenli olarak, diş eti kontrollerini bir diş hekiimine yaptırmalı ve ağız hijyenlerine ayrıca özen göstermelidirler.
Kötü Yapılmış Kuron Köprü ve Dolgular
Dişetine basan ve taşkın yapılmış dolgu, kuron ve köprüler diş etlerinde problem oluştururlar.
Bakteri plağı kaldırılmazsa sertleşir ve diş taşı ya da tartar olarak isimlendirilen birikintiler oluşur. Plaktaki bakteriler tarafından üretilen toksinler (zararlı maddeler) diş etlerine zarar verir.
Toksinler diş etlerinin etrafındaki destek dokularını yıkar, diş lerden uzaklaşır, oluşan periodontal ceplerde daha fazla bakteri plağı birikir. Periodontal hastalık geliştikçe cepler daha da derinleşir. Bakteri plağı diş lerin açığa çıkmış kök yüzeylerine yapışır.
Dişlerin kemik desteği yok olur ve tedavi edilmeyen diş ler sallanmaya başlar ve sonunda çekilir.