Çeşitli travmalar sonucu veya bakterilerin faaliyetleri sonucu (çürük) diş in sert dokularında kayıplar meydana geldiğinde, biyolojik uyumlu malzemelerle sağlık, estetik ve fonksiyon olarak diş in geri kazanılmasıdır.
Diş çürükleri diş hekiminin sıklıkla karşılaştığı hastalıklardan birisidir. Hastalar çoğunlukla diş lerde doku kaybı gözle görülür hale gelene kadar farkedemezler. Diş hekimlerinin bile zor farkedeceği yerlerde çürükler meydana gelebilir, bu nedenle 6 ayda 1 ağız içi muayene çürüklerin erken teşhisi için şarttır. Böylece diş lerde fazla harabiyet olmadan tedavi yapılabilir.
Ağızda bulunan şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından bakterilerin de yardımıyla asit oluşabilmektedir. Bu asitler, diş lerin mineral dokusunu çözerek diş in minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olmaktadırlar. Beslenmelerinde karbonhidratlı ve şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar, daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri plağı tarafından oluşturulan asite karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez. Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadırlar. Bu nedenle de diş hekimleri tükürük akışını arttırdığı için şekersiz sakızları sıklıkla önerirler.
Özetle ısı farkları, gıda birikintileri, şekerlerdeki küçük hassasiyetler basit ve orta boy diş çürüklerini ifade ederken, aşırı hassasiyetler, gece ağrısı ve yüzün şişmesi aşırı çürükleri ya da diş in çok ağır bir hastalığını ifade eder.
Geç evredeki diş lerin iç dokuları yani damar / sinirleri de (pulpa) enfekte olduğu için, kanal tedavisi ve yardımcı tedavilerle (apikal rezeksiyon vs.) diş kurtarılabilirse üzerine dolgu yapılabilir.
Günümüzde kullanılan dolgu maddelerinin çoğu sadece diş e tutunur, yapışmaz. Bu nedenle diş hekimleri dolgu yaparken bazı tutucu önlemler alırlar. Bu önlemler özel tutucu oyukların hazırlanmasıyla mümkün olur. Dolgu yaparken ana kural olarak iyi bir kavite (oyuk) hazırlanır ve diş e yapılacak dolguyla çürükten önceki doğal biçimi tekrar verilmeye çalışılır.
Bazen diş lerde doku kayıpları o kadar çok olur ki, çürük temizlendikten sonra diş in iç dokularıyla (pulpa) dış ortam arasında çok az bir mesafe kalır. Bu durumlarda pulpanın hemen üzerindeki sert dokunun (dentin) doğal yollarla kalınlaşmasını kolaylaştırmak için özel bir kalsiyum malzemesi sürülür; bu işleme kuafaj denir.
Dolgu maddesini seçerken diş hekimleri maddenin arka diş lerde çiğneme basıncına dayanabilmesini; ön diş lerde mümkün olduğunca fark edilmemesini; diş e ve diş özüne zarar vermemesini göz önüne alırlar.
Çok dayanıklı ve ekonomik bir dolgu maddesidir, fakat görünümü estetik değildir. İçinde % 45 gümüş, % 30 kalay, % 24 bakır ve az miktarda çinkodan oluşan tozun civa ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yerleştirilir, şekillendirilir ve dolgu birkaç saatte sertleşir.
Amalgam dolgular sertleşme sırasında genleşerek diş e daha sıkı tutunurlar, bu nedenle diş in dolgu kenarlarından yeniden çürüme olasılığı kompozitlere nazaran daha zordur.
Özellikle azı diş leri için günümüzde kullanılan en iyi dolgu maddesidir. 150 yıldan beri geliştirilerek kullanılmakta olan amalgam dolgular, çok sayıda diş in korunarak ağızda kalmasına hizmet etmiştir.
Amalgam dolgudaki civa zehirli değildir. Civa diğer metallerle birleştiğinde kimyasal yapısı değişir ve zararsız hale geçer. Çiğneme ve öğütme sonucunda ağızda açığa çıkan civa miktarı su, hava ve yiyeceklerde alınan miktardan çok daha küçüktür. Deniz dibi canlılarında da (midye, barbun vs.) yüksek oranda ağır metaller (civa vb.) bulunur.
Amalgam hala en zararsız, en uzun ömürlü ve en ucuz dolgu maddesidir. Yılda, bir milyardan fazla amalgam dolgu yapıldığı hesaplanmıştır. Diğer dolgu maddelerine oranla çok daha kısa zamanda ve kolay uygulanabilirler. Porselen, altın ve beyaz dolgular gibi dolgu malzemeleri hem daha pahalıdırlar hem de daha çok zaman ve dikkat isterler. Ayrıca altının dışındakiler amalgam kadar uzun ömürlü değildir.
Amalgam ancak civaya alerjisi kesin olarak tespit edilenlerde kullanılmamalıdır ki, bu da yüzde birden çok daha düşük bir olasılıktır. Gerekmediğinde amalgam dolgular sökülmemelidir. Çünkü hem gereksiz masraf getirmekte hem de diş e zarar verme olasılığını arttırmaktadır.
Teknoloji ile geliştirilmiş reçineden oluşan estetik dolgu maddeleridir, fakat amalgam kadar dirençli değillerdir. En çok ön diş lerde kullanılırlar. Kompozit dolgular, hazırlanmış kavitelere tabaka tabaka yerleştirilir ve her tabaka özel bir ışık ile sertleştirilir (bu yüzden halk arasında ışınlı dolgu da denir). Bu işlem bitince kompozit dolgular diş e göre şekillendirilir ve düzeltilir. Bütün bu işlemler amalgam dolgu işleminden daha uzun sürer. Kompozitler ışıkla sertleştirildiği esnada mikro düzeyde büzülme yaşar. Gözle görülemeyecek derece küçük olsa da büzülme bölgelerinden diş in tekrar çürümesi olasıdır. Bu yüzden kompozit dolgunun temizlik sırasında ulaşılabilir yüzeylere yapılması tercih nedenidir.
Bu dolguların en büyük avantajları estetik olmalarıdır. Ayrıca bu dolgular diş lere iyice bağlandığı için diş dokularını destekleyerek kırılmaları ve sıcaklık geçmesini engeller ve diş ten daha az kesim yapılmasına olanak verir. Kompozitler, yalnızca çürükleri restore etmek için değil, diş lerin rengini ve biçimini değiştirerek kozmetik etkileri için de (laminate uygulama) kullanılabilmektedirler. En önemli dezavantajı işlem sonrası duyarlılıkların olmasıdır.
İnlayler döküm dolgulardır. Dolgu için şekillendirilmiş oyuğun (kavite) ölçüsü alındıktan sonra, laboratuvarda metal, altın, porselen veya kompozitten hazırlanır ve diş e yapıştırılır. Özel teknik ve çok hassas çalışma gerektirir.
Dolgular diş in sağlığını, fonksiyonunu ve estetiğini geri kazandırmanın en ucuz ve en kestirme yoludur. Erken teşhis ve tedaviler için mutlaka 6 ayda 1 diş hekimine muayene olmak gerekir.